11.08.05
Dün 'derslerin' başladığı ilk gündü. Önce bir tarih dersi vardı sonra da dil kursunun yerine Antakya'ya ilişkin ilginç bir konuşma dinledik; Antakya'da yaşayan çeşitli halklar, dinler vs. hakkındaydı. Ayrıca bundan sonra her gün yapacağımız grup çalışmasını da yaptık. Grup çalışması sırasında birbirimizi daha iyi tanıdık; kültürel benzerlik ve farklar üzerine konuştuk; evlilik, ordu ve daha birçok şeyden bahsettik. Sonra gelecek yedi günde üzerinde çalışacağımız ve diğerlerine sunacağımız projeyi planladık. Gazetecilik takımı Yavas Gamats gazetesinin ilk sayısını çıkarttı. İşte bunlar bugün yaptığımız belli başlı şeyler. Boş zamanım olan günün geri kalan kısmını da uyuyarak geçirdim.
12.08.05
Dün grup çalışmasıyla başladı ve hem Ermenistan'daki hem Türkiye'deki kadın-erkek sorunlarını konuştuk. Sonra Murat Belge'nin Türk edebiyatı konuşması vardı. Daha sonraki Sevan Nişanyan'ın konuşmasını ben maalesef kaçırdım; çünkü hastaydım. Saat 16: 00 gibi turumuza başladık. İlk önce Arkeoloji Müzesi'ne gittik. İlginç bir yerdi; çok eski mozaikler ve heykeller vardı. Gezimize ilk Hıristiyan kilisesi olan St. Pierre'i ziyaret ederek devam ettik. Oradaki manzara çok güzeldi ve çok hoş resimler çektim. Sonra şelalelere gittik; orayı çok beğenmedim nedense; daha büyük, gerçek bir şelale görmeyi bekliyordum. Yine de yürüyüş yapmış olduk! :)
'Şelalelerden' lokantaya giderken yolda çok hoş küçük dükkânlar vardı; oralardan eve götürmek için birkaç tatil hatırası aldık. Nargile olan bir yere bile girdik ve oğlanlar hemen bir tane satın almak istediler; ama sonradan öğrendik ki orası sadece nargile içilen; satılmayan bir yermiş. Günün sonunda akşam yemeği yedik; eğlenceliydi. Şarkılar söyledik, espriler yaptık, güzel güzel sohbet ettik. Her gün birbirimizi biraz daha iyi tanıyoruz.
13.08.05
Dünkü program grup çalışmasıyla başladı ve kadın-erkek konulu tartışmamızı sonlandırdık. Milliyetçilik hakkında bir konuşma dinleyerek güne devam ettik. Dil kursunun yerine bu sefer Ermeni tarihine ilişkin bir konuşma dinledik. Sonra tekrar grup çalışmasına döndük ve bu sefer iki ülkenin askeri konularını tartıştık; bunu yapacak çok vaktimiz kalmamıştı çünkü Ermeni tarihi konuşması beklenenden daha uzun (ama ilgi çekiciydi) sürdü. Sonra bazılarımız Vakıflıköy'e gitti, diğerlerimiz ise otelde kaldı. Ben otelde kalanlar arasındaydım çünkü Rock festivaline gitmeyi planlıyorduk. Ama maalesef, nedenini bilmiyorum ama beklentilerim karşılanamadı. Biz de otelden çıktık; Antakya'da bir gece yürüyüşü yaptık ve sonra tekrar otele döndük.
15.08.05
Gerçekten çok harika bir hafta sonu oldu. Cumartesi akşamı ve Pazar sabahı Türkiye'deki tek Ermeni köyü olan Vakıflıköy'ü ziyaret ettik. Orada bir tür festival vardı; şarkılar söyleniyor, dans ediliyordu. Pazar sabahı da 'harissa' günüydü. Köyün en yaşlı adamının evine misafir olduk. Oradan Çevikli'ye doğru devam ettik ve denize gittik. Deniz kirli olmasına rağmen; çok hoştu ve çok eğlendik. Sonra 'eğlence otobüsü' geldi ve bizi Titus'a götürdü. Bir sürü tünelleri olan çok güzel bir yerdi; tam bir macera yerine benziyordu. Sonra Çevikli'deki otele döndük ve akşam yemeği yedik. Hem Türkçe hem de Ermenice bir sürü şarkılar söyledik ve şarkı söylemeye otobüste de devam ettik. Otelimizde bir düğün vardı biz de birer içki aldık ve eğlenmeye başladık; eğlence otelin barında devam etti.
16.08.05
Bugün yaz okulunun son günü olduğu için hiç bir zaman (ne olursa olsun) unutmayacağım bir şeyden bahsetmek istiyorum.
Konuşmalar hakkında yazmadığım için özür dilerim; gerçekten çok ilgi çekiciydiler ama maalesef benim hafızam hepsini hatırlayacak kadar güçlü değil. Tabii çok iyi insanlarla tanıştım; yeni arkadaşlar edindim. Birlikte çok eğlendik ve birçok konudan konuştuk. Ama hayatım boyunca hiçbir zaman unutmayacağım bir şey varsa, o da 'rakı' dedikleri içkidir. İlk önce Vakıflıköy'de denedim ve normalde votkayı nasıl içiyorsam onu da öyle içtim. İlk bir kaç dakika nefes almak biraz zordu ama hala hayattayım! :) Sonradan öğrendim ki insanlar onu suyla karıştırıp öyle içiyorlarmış; böylece gece barda 'gerçek rakı'yı denedim, ayrıca bira da içtim. Midemde ve kafam da öyle şeyler oldu ki, herkes uyurken ben yalnız başıma dans ediyordum!
Ermenistan'a diğer 'alkolik' arkadaşlarım için kesinlikle bir şişe götürmeye karar verdim. :)